skip to main |
skip to sidebar
Semih Erden Dobra Dobra Anlattı Herşeyi(Fanatik Basket Röportajı)
Nba'de ki lokavt sürecini ülkesine dönerek değerlendiren,dönüşünce Fenerbahçe yerine Beşiktaş'ı seçmesi eleştirilen,takımda yaşadığı sıkıntılar gündemden düşmeyen Semih Erden, aslında hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığını yaptığı röportajda anlattı.İşte Semih Erden röportajı.
- Öncelikle Türkiye’ye yeniden gelişini soralım. Fenerbahçe Ülker’de oynamak istiyordun ama siyah-beyazlı formayı giydin…
NBA’de sezonun zamanında başlamayacağı artık netleşince benim de oynayabileceğim bir takıma gidip süre almam gerekiyordu. Ben bunun Fenerbahçe Ülker olmasını istemiştim. Çünkü genç yaşta Partizan’dan dönünce Fenerbahçe Ülker’e gelmiştim, çok önemli başarılarda pay sahibiydim ve sonuçta da Fenerbahçe’liydim. Geçen yıl da çok güzel şekilde ayrılmıştık, bana hep sen Fenerbahçe’nin evladısın denmişti. Ben de bu yüzden Fenerbahçe’de oynarım diye düşünüyordum. Çünkü Mirsad sakattı ve uzun konusunda bir sıkıntı vardı. Ben de Aydın Örs ile yöneticiler ile konuştum. Ben burada oynayayım, zaten Mirsad iyileştiğinde de dönmüş olurum, düzeniniz bozulmaz dedim. Yani iki taraf için de çok iyi olacaktı. Fenerbahçe ile başkalarıyla yaptığım görüşmelerin çok dışında bir görüşme yapmıştım. Bana coachun kesinlikle NBA’den oyuncu istemediği söylendi. Açıkçası çok üzüldüm. Ama asıl üzen, daha sonra NBA’den lokavt için bir oyuncu alınması oldu. Sefolosha da geldi, oynadı, lokavt bitince gitti. Demek ki, alınıyormuş. Ama insanlar bu görüşmeleri bilmedikleri için ‘vay efendim Semih nasıl Beşiktaş’ta oynar’ dedi. Ben Beşiktaş’tan 100 bin dolar aylık aldım, inanın Fenerbahçe isteseydi bunun yarısına bile oynardım. Para pul sorun değildi yani, bana ne deseler tamam derdim.
- Beşiktaş’a gittiğin için pişman oldun mu peki?
Hayır, iyi ki Beşiktaş’a gelmişim diyorum. Sonuçta önemli dakikalar aldım, bana istediğim gibi sorumluluklar verildi ve takım olarak güzel işler yaptık. Ama saha dışına gelince ciddi bir iletişimsizlik olduğunu söyleyebilirim. Zaten sorunların kaynağı da buydu. Menajerim ile birlikte, Beşiktaş’la masaya oturduğumuzda Ergin Ataman ile Kubilay Keçeli vardı. Bu işin başındaki Şeref Yalçın orada değildi. O masada bana bazı sözler verildi, ‘Sen NBA oyuncususun, Semih Erden’sin, ne gerekiyorsa yaparız’ dendi. Ama inanın o masada konuşulanların hiçbirisi yapılmadı. Ben bunların hepsini alttan aldım. Sonuçta Türk oyuncusun, yabancı gibi hareket edemezsin. Maaşlarımız geç yattı, ağzımı açmadım. Düşünün iki ay boyunca ev kiram bile yatmadı.
- O kira meselesi çok konuşuldu zaten. Sen limitlerin üzerinde bir ev mi tuttun?
Aslında ev konusunda biz kulübe iyilik yaptık. Benim çok sevdiğim Ekrem Abim vardır, onun evini tuttuk. O bize jest yaptı, depozito, emlak parası, peşinat, hiçbir şey istemiyorum, aylık 4 bin lira verin yeter dedi. O evi de kulübün bilgisi dahilinde tuttum. Hepsi konuşuldu, her şeye tamam dendi. Ama sonra kiranın yatmadığını öğrendim. Limit 2 bin 500 liraymış, ben fazlasında kalmışım. Onlara da söyledim, baştan konuşsaydınız ben öderdim kirayı, ama neden verilen sözler tutulmuyor dedim. Yani ortada bin 500 lira falan değil mesele, o hikaye. Ayda 100 bin dolar kontrat yaptım, bin 500 lirayı mı dert edeceğim. Benim derdim sadece lafa gelince her şeye tamam denmesi sonra kontratında bu yok denmesi. Ne yapacaktım, bin 500 lirayı o insanların sözüne güvenmeyip kontrata mı yazdıracaktım.
- Bu konudaki sorunu büyüttüğün ve hatta Deron Williams’ı kıskandığın için onunla tartıştığın konuşuldu…
Biz Deron ile idmanda tartıştık ama bununla alakası olmayan sıradan bir tartışmaydı. Nasıl buna yoruldu anlamadım. Her idmanda, her takımda olan tartışmalardandı ve bu sorun olmadı. Daha sonra birbirimize sarıldık. Aramızda sorun olsa, veda yemeğine birlikte gider miyiz. Benim arabamda ikimiz gittik, ikimiz döndük. Hatta senin röportajında NBA’deki takımıma Semih Erden’i götürmek isterim demiş. Kavgalı olsak bunu der mi? Aramızda hiç sorun yoktu, buna emin olabilirsiniz.
- Milli Takım’da yazın olaylı bir dönem geçirdin, Beşiktaş’ta yine sorunlarla anıldın. Peki hep sana mı oluyor bunlar, senin de hataların yok mu?
Milli takım meselesi çok farklı. Onu konuşmuştuk zaten, tamamen sakatlığımla ilgiliydi ve inşallah gelecek yıl yine ay-yıldızlı formamı giyer, canımı dişime takarım.
Diğerine gelince, ben haksızlığa gelemeyen bir adamım. Haksızlıklar bana batıyor ve Beşiktaş’ta da eşitsizlik vardı. Paylaşımlar eşit değildi. Ben şimdi NBA’e gidiyorum ve bunun için şanslıyım. Bu ortamda kalsam daha kötü durumlar da yaşayabilirdim. Çünkü küçük hesap peşindeler. Bir olumsuzluk olunca hemen bir günah geçisi aranıyor. Lütfen tüm takım arkadaşlarıma sorun, Beşiktaş’ta oynadığım dönemde hiçbirisine karşı bir yanlışım olmuş mu? Maaşım yatmadı ses çıkarmadım, omzumdaki sakatlık yeniden aşırı derecede ağrı yaptı, takımı yalnız bırakmadım. Bu mu benim sorunlu halim. Bu haberlerin de kaybedilen bir maçın ardından çıkması ilginç değil mi? Biz Erdemirspor maçını kaybettik, bunlar konuşuldu. Ben oynamamışım da, onun yüzünden olmuş. Bütün takım kötüydü o gün, istatistikler ortada. Kaybedilen maçın da telafisi var, çok önemli bir şey de değil aslında. Ama o haberleri kim sızdırdıysa ki, sonuçta kendi içimizdeki bir meseleydi, dışarıya mutlaka içimizden birsi söyledi; Şeref Yalçın ya da Ergin Ataman, bana haksızlık yaptı. Verilen sözleri tutmadıkları gibi, bir de dalga geçer gibi davranışta bulundular.
- Fenerbahçeliler’in çok kızdığı bir olay da Beşiktaş taraftarına üçlü çektirmendi…
Ben Fenerbahçeli olsam da o anda Beşiktaş için oynuyordum, işimi yapıyordum. Nasıl ki Fenerbahçe’de oynarken elimden gelen her şeyi sahaya yansıttıysam, Beşiktaş ya da formasını giydiğim başka bir takım için de bu değişmez. Fenerbahçe maçından sonra da taraftar üçlü çektirmemi istedi. Önce hayır dedim, hatta elimle ‘keserler beni’ tarzında bir hareket yapıp, tepki alabileceğimi anlatmaya çalıştım. Ama 12-13 bin kişi, galibiyet coşkusuyla bunu ısrarla isteyince, ben de onların coşkusunu artırmak için üçlü yaptırdım. Bu kimseye hakaret değil ki! Sadece o anda formasını giydiğim takımın taraftarlarının isteğiydi, yerine getirdim.
- Umarım uzun yıllar NBA’de oynarsın ama tut ki olmadı, tutunamadın… Geri dönecek olursan adres neresi olur?
Fenerbahçe olmaz sanırım, baksana istemiyorlar beni. Bunlar bir yana da NBA’den dönmeyi hiç istemiyorum. İnşallah orada istediğim rakamlara ulaşırım ve kariyerimi orada bitiririm. Giderken de biliyordum aslında ama dönünce şunu daha net anladım; bizim değerimiz burada çok ucuz. Türk oyunculara sen bizim evladımızsın dedikten sonra her şeyi yapabilirsin. Ben buna karşı çıktığım için zaten kötü oluyorum. Büyük konuşmuyorum, elbette işler istediğim gibi olmayabilir. NBA’de tutanamayan birçok Euroleague yıldızı var. Ama ben dönmemek için fedakarlık da yaparım. Gerçi bin 500 lira için yaygara kopartan oyuncu gösterildim ama emin olun, parayı ikinci plana atar, arada dağlar yoksa orada kalırım.
- Şanssız bir dönemde sakatlandın, tam lokavt biterken… Semih ne zaman sorun çıkarsa sakatlanıyor dendi….
Her işte bir hayır vardır derler ya, öyle aslında. Şimdi bakıyorum da bu sakatlık iyi gelmiş bana. Çünkü Beşiktaş’ta oynarken sesimi çıkarmadım ama o kadar çok darbe alıyordum ki pota altında, omuzumdaki sakatlık yeniden beni fazlasıyla zorlamaya başlamıştı. Elimdeki sakatlık olunca, oynayamadım ve omzumun da iyileştiğini farkettim. Yani NBA’e dönmeden önce sağlığım tam olarak düzelmiş oldu. Sonuçtaki elimdeki sorun çok ciddi bir sorun değildi. Yani şımardığım için olmadı o, benim iyiliğime oldu.
- Her şeye rağmen güzel şekilde uğurlandın, bu kızgınlığını gidermedi mi?
Evet, güzel bir uğurlama yapıldı, plaket verildi. Ama şunu da söylemeliyim, Deron’ın formasının emekliye ayrılması bana çok saçma geldi. Sonuçta bir oyuncu emekli olunca forması asılır. ABD’de Deron için, ‘Tamam, Türkiye’de emekliye ayrılmış olabilirsin ama burada emekli olman için daha çok vaktin var’ tarzında yazılar okudum. Onlar da gülüyor. Deron çok büyük bir oyuncu, bunu kimse inkar edemez, mükemmel işler yaptı ama forma asmak tuhaftı.
- Son olarak ekleyeceğin bir şey var mı?
Benim tek derdim Beşiktaş taraftarının olayları bilmesi ve beni yanlış tanımaması. Bana o dönemde kızdıklarını düşünüyorum ama bilsinler ki ben hata yapmadım. Ayrılmadan bunları söylesem, huzursuzluklar büyürdü, bu nedenle şimdi anlatıyorum. Yalan diyen olursa da istedikleri zaman yüzleşirim. Sonuçta ben giydiğim forma için her şeyi yaptım ama maalesef bana söz verenler bunu yapmadı.
Kaynak:Fanatik Basket-Bülent AVCI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bundan sonra yorumlarınız onaydan geçecek.Çünkü bazı yorumlar ahlaken uygun olmayabiliyor.