İlk olarak A Grubu'ndaki temsilcimiz Fenerbahçe Ülker grupta 3 galibiyet, 2 mağlubiyetle ikinci sırada. Baktığımızda son 3 maçını kazanmış olması sarı lacivertlilerin formunu yakaladığını gösterebilir ancak sanıldığı gibi olmadığını söylemek istiyorum. Çünkü kağıt üzerinde kadrolara baktığımızda Fenerbahçe Ülker bu gruptaki takımların hepsinden çok daha iyi. Diğer takımlara baktığımızda Huertas'ı kaybetmiş Caja Laboral Final Four'u zorlayacak seviyede bile değil, Bennet Cantu rol oyuncularının birleşiminden oluşup iyi sonuçlar alsa da kurt oyuncularıyla çok fazla ilerleyebilecek seviyede değil, Nancy Batum'suz galibiyet almakta bile zorlanır, Olympiakos Spanoulis çevresine genç yeteneklerle kurduğu isimlerle gelecek yılları hedeflediğini çok belli ediyor, Bibao ise İspanya Ligi'nin dişe dokunur takımlarından iyi bir yapısı ve seyirci desteği olsa da büyük hedefler için küçük bir takım. Böyle bakınca geçen yıl son anda Çeyrek finale kalamamış, Siena, Barcelona, Olympiakos gibi geçen yılın en iyi takımlarına kök söktüren performanslar ortaya koyan Fenerbahçe Ülker'in bu yıl bu gruptan iyi bir sıralamayla çıkmasını bekliyordum. Peki neden hala istenilen düzeyde değil takım diye düşünecek olursak cevabı basit. Geçen yıl bu takımın canını çok yakan sakatlıkların etkisi bu yıl da geçmemiş gibi. Geçen yıl sakatlarından ilk 5 çıkartan bu takım bu yıl da Tomas ve Mirsad'dan yoksun mücadele ediyor. Engin Atsür uzun sakatlık döneminin ardından hala sakatlığın izlerini taşıyor normal olarak. Bu takımın en önemli isimlerinden Roko Ukic dönem dönem yine sakatlıklar yaşayıp takımını yalnız bırakabiliyor. Oynadığında da yazın yaşadığı sakatlığı tam atlatamadığı gözlemleniyor. Geçen sezon sakatlanana kadar Avrupa'nın en iyi pivotlarından biri konumuna yükselen Gasper Vidmar da sakatlıktan sonra eski formunu bulamadı. Bu yıl sakatlıklardan çok sakatlık dönüşünden dolayı sorunlar yaşıyor takım anlayacağınız. Bir de belirtmeden edemeyeceğim herkes Bogdanovic için "Adam Euroleague sayı kralıydı, beklentilerimizin altında kaldı." diyor. Ama unuttukları bir şey var. Bogdanovic Cibona'da sınırsız top kullanma rahatlığına sahipti. O takımın birinci skor opsiyonuydu Bogdanovic, kaçırsa da bir sonraki hücum attığıyla telafi edebiliyordu. Burada benchten geliyor, daha az top kullanıyor, savunma da yapması isteniyor. Böyle genç oyuncular rolünün küçülmesine bir anda alışamayabilir bu sorun var Hırvat forvette. Zamanla takımla daha iyi uyum sağladıkça onu iyi tanıyan Spahija da verim almasını bilecektir. Şu an takım Sefolosha, Oğuz, Emir ve Ömer Onan'ın sırtında gibi dursa da yavaş yavaş diğer oyuncular da rollerine alışacak, katkıları da artacaktır. Bir parantez de Sefolosha'ya. NBA'deki rolü yıldızları yavaşlatmak olan oyuncu burada takımın hem skor yükünü üstleniyor hem savunma yapıyor hem de ribaunda katkı veriyor. Kirilenko'nun CSKA'ya yaptığının benzeri bir katkısı var Sefolosha'nın takıma...
İkinci yarıda içerde Olympiakos ve Bilbao maçlarını mutlaka kazanmak zorunda Fenerbahçe Ülker. Deplasmanlarda da çıkaracağı galibiyet sayısı takımın sırasını belirleyecek. En az 1 deplasman galibiyeti gelmeli. Bu grubun birincisi diğer grupların ikincilerine bile zorlanabilir yüzden Çeyrek Final için en az 3 galibiyet almalı Fenerbahçe Ülker. Ancak bu da yeterli olmayabilir. Çünkü sayı averajı en kötü olan takımlardan biri Fenerbahçe Ülker. Kazandığı maç sayısı kaybettiğinden fazla olsa da -1 averaja sahip. Aynı puanda kaldığı takımlara karşı sayı averajında sıkıntı yaşamamak için mümkün olduğunca maç kazanmak zorunda sarı lacivertliler...
Gelelim C Grubu'ndaki temsilcimiz Anadolu Efes'e. Fenerbahçe Ülker'e garip diyorum ama Efes daha da garip. Grupta herkesin sırf galibiyet sayısı artsın diye olan takımı Belgacom Spirou'ya evinde kaybetti bir hafta sonra Emporio Armani Milano'yu deplasmanda yendi. Ancak asıl saçmaladıklar maç Maccabi Electra mücadelesiydi kesinlikle. İstatistiksel olarak bakacak olursak Ilievski, Kerem Tunçeri, Savanovic ve Sinan Güler 0/13 üçlük attılar. Ancak burda bitmiyor olay. Takımın şutörü Sasha Vujacic de üç sayılarda 4/13'lük bir yüzdeyle oynayınca takım 70-70'ten sonra Vujacic'in atarsam herkes alkışlar, kaçırırsam yine bana muhtaçlar mantığındaki boş pozisyonları illa üçlük olarak denemesi son derece saçmaydı. Ayrıca koçu eleştirmek haddime değil ama o maçta Vlado Ilievski ve Esteban Batista'dan faydalanmak için neden ikinci yarıyı bekledi onu anlamak da mümkün değil. Ilievski ve Batista'nın dakikaları artmalı ve onlardan daha fazla katkı beklenmeli. Beklentileri karşılayabilecek düzeydeler. Kinsey'in yokluğunda Sinan Güler de formsuzken takımı uzatıp Ersan-Savanovic'i de birlikte denemeli Ufuk Sarıca uzun rakiplere karşı. Bu rotasyonunun diğer ismi Cenk ise dakikalarının artmasıyla son iki maçta 5/8 üç sayı isabeti buldu ve savunmadaki katkısıyla da herkesi şaşırttı. Anadolu Efes şu an iki galibiyette olmasına rağmen bu gruptan çıkacaktır. Fakat Maccabi, Real Madrid ve Milano arasından ne kadar üst sırada bitireceği de önemli.
Ayrıca bir duyum olmasa da kişisel fikrimi de söylemek isterim. 2-3 numarada sorun yaşayan Anadolu Efes hem yerli olması hem de çok tecrübeli olması nedeniyle NBA'den Hidayet Türkğlu ile anlaşabilir. Kinsey geçen yıl yaşadığı uzun sakatlığın üstüne yine sakatlanınca Kinsey'e güvenip yola devam etmenin ne kadar doğru olur?
Ve geldik bu yılın yenisi, gelecek yıllarda buralarda oynayacak olan Galatasaray Medical Park'a. Daha ilk maçlarında Asseco Prokom deplasmanında sonuçtan çok daha üstün bir oyunla maçı kazanmayı bildiler. Oktay Mahmuti'nin istediği Jaka Lakovic'in takıma liderlik yapmasıydı, öyle de oldu. Lakovic kritik anlarda yaptıklarıyla ilk maçtan galibiyetle dönülmesini sağladı. Jaka Lakovic takıma katkı yaptıkça sarı kırmızılıların kazanma şansı da artıyor. Kısalardan Shipp ve Lucas hem topa çok iyi baskı yapıyor hem de skora katkı sağlıyor. Ender ise ilk iki maçta 0/7 üçlük attıktan sonra son üç maçta 7/10 üçlük isabetiyle kritik anlarda üç sayı çizgisinin gerisinden güven sağladı. Tutku ise bildiğiniz gibi. Andric ile ikili oyunları durdurulamaz bir hal almaya başladı. Andric demişken 11.4 sayı ortalamasıyla takımın en skorer ismi şu anda. Gerçekten takıma önemli bir opsiyon oluyor. Bazı oyuncular istatistik kağıdına pek birşey dökmezler ancak izleyen herkes çok beğenir. İşte Furkan ilk 5 Euroleague maçında tam böyle bir oyun ortaya koydu. Songaila ve Zaza ise beklenenin aksine çok sönük oynuyorlar. Onlar da devrede olsa o zaman çok daha farklı şeyler konuşuyo olabilirdik. Galatasaray Medical Parklılar üzülmesin kaybettikleri maçlara.. Burada kaybedilen Unics Kazan maçında kritik anlarda nasıl oynamaları gerektiğini öğrendiler. Montepaschi Siena maçını orada iyi oynamak bile imkansız o mağlubiyetin üstüne Union Olimpija'yı deplasmanda kazanmak önemli bir işaret oldu rakiplerine. Gelelim dün geceye... İlk periyot eşitlikle bitince herkes acaba mı dedikten sonra skor 36-56'yı gösterince herkes daha da rezil olmasak bari demiştir. Ancak Oktay Mahmuti, ekibi ve taraftar o anda bile geri adım atmayarak müthiş bir karakter ortaya koydular. Böylece Avrupa'nın en iyisi Barça'yı titrettiler. Kazanamadılar ama ortaya koydukları mücadele gelecek açısından rakiplerini düşünmeye teşvik etti. Zaten açıklamalar da bu yönde. 20 sayılık fark kapandığı an taraftarın sahaya inip bize saldıracağını zannettim ve korktum. Bu söz Juan Carlos Navarro'ya ait. Tebrikler Galatasaray taraftarı. Basketbolda böyle ateşli taraftarı arkanıza alınca olduğunuzdan çok daha güçlü durursunuz. Gelelim D Grubu'nda temsilcimizin TOP 16 şansına. Açıkçası kuralardan önce de ilk beş maçtan sonra da Galatasaray Medical Park'ın hedefi aynı: Grup üçüncülüğü. Montepaschi Siena ve Regal Barcelona'yı geçmek şu aşamada neredeyse imkansız. İçerde oynayacakları Prokom ve Olimpija maçlarını kazanacaklarını varsayacak olursak, kritik maç Kazan'daki Unics deplasmanı olacak. Domercant'ın sürüklediği Rus temsilcisini 5 sayı ve üstünde yenmek demek ilk hedefi istenildiği gibi kapatmak demek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bundan sonra yorumlarınız onaydan geçecek.Çünkü bazı yorumlar ahlaken uygun olmayabiliyor.