Tofaş Kaptanıyla Konuştuk

20 Şubat 2012 Pazartesi

Halil Üner Röportajı







Tarzı, konuşması ve hareketleriyle her zaman ön planda olan Halil Üner, yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen basketbola dört elle sarılmış bir antrenör. Geçtiğimiz sezon yaşadığı kalp krizi sonrası sezon başında Konya’ya oğlu Berk’le giden deneyimli antrenör devre arasında bir diğer oğlu Kaan’ın formasını giydiği Trabzonspor’a transfer oldu. Takımımızın başına gelişiyle beraber iki maç kazanarak ‘sihrini’ gösteren Üner’in hedefi takımı bu sezon çıkarabildiği kadar üst sıralara taşımak, gelecek yıllarda da futbolda olduğu gibi basketbolda da 4 büyük takımdan biri olmasını sağlamak.


Trabzonspor’u seçmenizdeki neden neydi?
Trabzonspor’u seçme sebebim Trabzon halkının spora düşkünlüğü ve kaybetmeyi sevmeyen yapıya sahip olmasıdır. Bu durum benim yapımla ve basketbolun yapısıyla çok örtüşüyor. Takımın zor durumda olması da diğer bir tercim sebebim. Karadeniz’de basketbol bayrağını Trabzonspor’un taşımasını ve bunun da devamının olmasını arzu ediyorum. Bu durum Türk basketbolu için çok önemli.


Burada kendinize nasıl bir hedef koydunuz?
Trabzonspor ülkenin 4 büyük spor kulübünden bir tanesi. Bu gerçekle hareket edildiğinde sadece futbol değil basketbolda da aynı başarı sağlanması gerekiyor. Bu sene ligde kalıp gelecek sezon ise ilk 4 takım içerisinde olmak istiyoruz. Trabzonspor marka değeri çok büyük olan bir kulüp. Sadece futbolda kazanalım olmaz. Marka değerini her mecrada korumak gerek. Bu felsefeyle takımın başındayım.


Oğulunuz ve sporcunuz Kaan, sizin iş konusunda oldukça sert olduğunuzu söylüyor. Siz düşünceye katılıyormusunuz?
Basketbol koçluğu aslan terbiyeciliğine benzer. Terbiyeci kafese girdiğinde eğer aslan ondan korkmazsa parçalar. Eğer canını çok yakarsa yine parçalar. İnce bir çizgi üzerinde idare etmek gerekiyor. Biz de aynı durumdayız. Liderlik çok önemli. Sahaya çıktığınızda eğer ortam soğuksa siz heyecanlı olarak oyuncuları olumlu yönde etkilersiniz ya da eğer heyecanlı bir ortam varsa siz soğuk kanlı kalabilmeyi başararak oyuncuya güven verirsiniz. Tiyatro gibi.


Bu yıl Trabzon'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen Beko All Star 2012 size göre nasıl geçti?


Türkiye Basketbol Federasyonu bu sporu Anadolu’ya yaymak için çok önemli işler yapıyor.Türkiye’nin en büyük organizasyonunun Trabzon’a verilmesi büyük bir karardı. Bu karar Trabzon’daki basketbola verilen önemi de gösteriyor. Bizim için içinde ayrı bir önemi var. Bu organizasyonla beraber yanan basketbol ateşi, taraftarımızı ve oyuncularımızı etkiledi. Beko All Star’la birlikte Türkiye’nin en iyi yerli ve yabancı oyuncuları Trabzon’a geldi. Çok zevkli bir gün oldu. Basketbolun yapı taşlarını oluşturan, 40-50 yıl önce basketbolu oynayan insanların Trabzon’a gelip, buradaki sevgiyi görmesi olumlu oldu.


Trabzon’daki basketbol altyapısıyla ilgili izlenimleriniz neler?
Öncelikle Trabzonspor’un Türk sporundaki en önemli markalardan biri olduğunu söylemeliyim. Sportif anlamda özellikle futbolda 4 büyük takımdan bir tanesi. Buradaki tesisleşmeyi görünce 4 büyük spor kulübünden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim. Bu tesisler büyük şehirlerde bile yok. Ancak tesisleri tesis yapan içindeki taraftarlardır. Tribünlerin dolu olması gerekir. Sorunuza gelirsek basketbolda altyapılar konusunda izlenilmesi gereken iki yol var. İlki üst yapıda çok başarılı olup altyapıyı bu başarıyla motive etmek, ikincisi altyapıda uzun süreli planlama yapıp burada yetişen oyuncularla üst yapıyı hareketlendirmek. Trabzonspor’da ikinci yol tercih edilmiş. Amacımız üst yapıyı bu sene kümede tutup önümüzdeki sezonlarda 4 takım arasında yer almasını sağlamak. Bu başarı altyapıyı hareketlendirecektir.


Konya’da çalıştırdığınız bir oğlunuzu bırakıp diğer oğlunuzun takımı olan Trabzonspor’a transfer oldunuz? Çocuklarınızla çalışmak nasıl bir duygu?
Geçen sene kalp krizi geçirmiştim. O dönem ailece bir araya gelmiştik. Sonrasında Konya’ya gidince oğlum Berk’i de transfer ettim. Kaan da Trabzonspor’a transfer olmuştu. Ardından buraya gelince diğer oğlumla çalışmaya başladım. Ancak adil bir durum olduğunu düşünüyorum. İlk yarı Berk’le çalıştım. Ligin ikinci yarısında da Kaan’ı çalıştırıyorum. İkisi tekrar bir araya gelir mi bilmiyorum.


Kaan’la yaptığımız görüşmede, “Babam başkasına kızsa sinirini benden çıkarır” dedi. Bu konuda neler söylersiniz?
Doğru. Erkek kardeşim Behçet Üner milli takımlarda Avrupa sayı kralı oldu. Türkiye’deki en iyi oyun kuruculardan bir tanesiydi. Galatasaray’ı çalıştırdıktan sonra Çukurova’ya transfer olmuştum. Behçet de bu takımdaydı. Behçet’e az süre verdiğim için annem benimle 6 ay küs kaldı. Benim kuralıma göre kan bağım olan oyuncu diğeriyle eşitse formayı kaybeder. Oynamak istiyorsa öne geçmek zorundadır. Ayrıca herhangi bir ortamda yaşanan bir olayla ilgili tepki gerekiyorsa kızım sana söylüyorum gelinim sen işit mantığıyla kan bağım olan kişi darbeyi yiyor. Onlar için benim yanımda olmak şans değil ama ne yapalım kader böyle.


Basketbolda nasıl bir misyon taşıdığınızı düşünüyorsunuz?
Şampiyonluğa oynayan bir takımda büyük paralar kazanıp antrenörlük yapmaktansa sosyal anlamda hizmet olan, toplulukların kaderini ilgilendiren pozisyonlardaki takımları alıp kurtarmak daha önemli. Sporun şehirlerde en önemli aktivite olduğuna ve gençleri doğru yola yönlendirdiğine inanıyorum. Daha geniş bir açıdan bakarsak etnik gruplar arasında sporun çimento görevi yaptığına inanıyorum. Barışın spordan geçtiğini düşünüyorum.


Maç öncesi uğurlarınız olduğu doğru mu?
Doğru. Maç sabahı kalkışım, yediğim yemek, salona girişim, hareketlerim hep aynıdır. 





Halil Üner’le yaptığımız röportaj öncesi oğlu ve aynı zamanda sporcusu Kağan Üner’le bir araya geldik. Babası ve antrenörü hakkında düşüncelerimizi sorduğumuz Kaan, bir oyuncu için babasıyla çalışmanın zor olduğunu belirtse de Halil Üner’in deneyimi ve bilgi birikimiyle takıma önemli katkılar yapacağını vurguladı.


Babanla aynı takımda olmak nasıl bir duygu?
Dışarıdan bakıldığında insanlar benim rahat olduğumu düşünebilir ama aslı öyle değil. İki kat daha stresli oluyorum. Hem babamı mahcup etmemek için hem de takım için çalışmak zorundayım. Bu durumu daha önce Aliağa’da yaşadım.


Baban ligin ilk yarısında kardeşin Berk’le birlikteydi şimdi senin yanına geldi. Kardeşinin bu duruma tepkisi ne oldu?
Berk de aynı stresi yaşıyor. Şimdi rahat. Babam diğer oyunculara oranla bize karşı daha hassas ve sert. Bazen başkasına kızıyor sinirini bizden çıkarıyor. Sırf bu durum nedeniyle kaçtım kendisinden ve Trabzonspor’a geldim. Tolga Öngören’le rahat bir ilk yarı geçirdim ama şimdi tekrar biraraya geldik. Daha önce de Aliağa’ya transfer olmuştum. Orada işler kötü gidince yine babam takımın başına gelmişti.


Evde ortam nasıl oluyor?
Aliağa’da ayrı yaşıyordum. Şimdi beraberiz ama ben ayrı yaşamak istiyorum. Kazandığımız zamanlarda iyi ama kaybettiğimizde evde çok basketbol konuşuluyor bu da benim konsantremi dağıtıyor.


Baban nasıl bir antrenördür?
Sert bir antrenördür. İşini çok ciddiye alır. Tecrübesi malum. Oyuna müdahaleleri sonucu etkiler. Kimseye ayrım yapmaz. Hakedene formayı verir. İnşallah onunla birlikte iyi bir ivme yakalayacağız.


Takımın bu sezonki durumunu nasıl görüyorsun?
Babamla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzde çok zorlu maçlar var. Bu zor süreçte taraftar desteğine çok ihtiyacımız olacak.
Kaynak: Trabzonspor Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bundan sonra yorumlarınız onaydan geçecek.Çünkü bazı yorumlar ahlaken uygun olmayabiliyor.

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More